“Kimim ben?” sorusuyla başlayacak kadar klişe bir insansam benden çok da bir şey beklenmez galiba. Ya da kim bilir üşengeçlikten düşünememişimdir daha etkileyici bir başlık.
Şimdiye kadar hayatı genellikle boş hevesler peşinde koşmakla geçen, koşarken çok yorulan ve aklının bir köşesinde hep dinlenmek olan 21 yaşında genç bir Front-End Web Geliştirici’yim. Kiminin aşık olduğu kimininse ön yargıyla bakıp adım atmaya bile korktuğu Konya’da yaşıyorum. Şehir dışına ilk çıkma fırsatı bulduğum zamanlar anladım ki ben de memleketini sevenlerdenim. En azından sevmeye çalışıyorum.
Hani dedim ya heves peşinde koşan biri olduğumu; mesleğime ilk adımlarım da zaten böyle oldu. Babama yalvar yakar bilgisayar aldırdığımda GTA Vice City, Counter Strike 1.5, FIFA gibi oyunların dışında yaptığım tek şey Facebook’ta ağır ergen takılmaktı. Ta ki henüz yüzünü bile doğru düzgün görmediğim bir sanal dostumun beni ortak olarak görmeye başlamasına kadar. Kendisi PHP üzerine yoğunlaşmış, bir forum sitesi kurmayı kafaya koymuştu. Beni de iyiden iyiye bu işlere ısındırmayı başarmıştı. 3-5 HTML CSS eğitim videosundan sonra bu işi sevmiştim. Düşünsene hiç bir işe yaramayacağını düşündüğün Not Defteri, senin hayal gücünün yansımasını oluşturuyordu. 12 yaşındaki bir çocuk için müthiş bir güzellikti bu.
Bu ilgiyle beraber kendimi meslek lisesinin bilişim bölümüne atmış, orada da kendime bir ortak bulmuştum. Lise zamanı bir şakayla başlayan sonrasında bize para kazandıran freelance işlerin ardı arkası kesilmeyecekmiş meğer. Bir kaç ajans, yazılım şirketi felan derken en son kendimi resmi bir kurumun web sitesini yönetirken buldum.
Hayatımın her anında şükretmeyi unutmuyorum. (Çok şükür) Yıllardır yazma isteğim olup da daha yeni blog açıyor olmam ise tamamen üşengeçliğimden kaynaklı. Umarım kolay vazgeçmem ve umarım bir basamağı daha başarıyla çıkmış olurum.